Uncategorized

Gymy Kids Söyleşileri – Zeynep Köse Çapay

Gymy Kids - Zeynep Çapay

MERHABALAR ZEYNEP HANIM, SİZİ BİRAZ TANIYABİLİR MİYİZ?

Üniversite son sınıfa kadar Ankara’da geçen hayatım mesleğe ilk adımı atmamla beraber İstanbul’da devam ediyor. 8 yıl önce Dr. Ender Saraç yollarımızın kesişmesi İstanbul’a gelmeme vesile oldu. Kendisi ile 8 yıl beraber çalıştık bu sürede 2015 yılında “Çocuğunu Doğru Besle” adlı kitabı yazdık. 2017 yılında ise Hürriyet Gazetesi yazarlarından Ömür Kurt’un editörlüğünü yaptığı “200 Adımda Çocuk Yetiştirme Rehberi” isimli kitapta kendi alanında 14 uzman ile beraber ben de beslenme bilgilerim ile yer aldım. Ekim 2018 itibariyle kendi ofisimde sağlıklı beslenme danışmanlığı vermekteyim.

 

OBEZİTE GERÇEKTEN ÇAĞIMIZIN EN BÜYÜK HASTALIĞI, PEKİ ÜLKEMİZDE DURUM NEDİR? 

ÇOCUKLARIMIZ DA RİSK ALTINDA MI?

Kesinlikle risk altında. Hatırlarsanız geçen ay Dünya Sağlık Örgütü’nün Avrupa ve Orta Asya ülkeleri arasındaki obezite sıralamasında %32,1 oranıyla birinci olduk. Bu da demek oluyor ki Türkiye de her 3 kişiden 1 ‘i obez.

Tabii bu araştırma yetişkinler üzerinde yapıldı fakat geçmiş yıllarda çocuklarda şişmanlık ve üzerine yapılan istatistiklerde Türkiye’ de her 5 çocuktan 1’ i obez veya fazla kilolu sınıfında yer alıyor.

 

PEKİ ÇOCUK OBEZİTESİNİN ARTIŞINDAN SİZCE KİM SORUMLU?

Bana göre ilk sorumlu olan kişiler tabii ki ebeveynler ve yakın aile fertleri. Çocuklar sıfırdan Dünya’ya gelmiş birer format, ne verirseniz onu alıyor, ne yaparsanız onu öğreniyorlar. Dolayısıyla beslenme alışkanlıkları da aileden geliyor.

Mesela bana danışan ailelerde şöyle vakalarla karşılaşıyorum; çocuklarında fazla kilo problemi olan ebeveynler çocukları sağlıklı beslensin istiyor, ama kendileri bu kurallara katiyen uymak istemiyor. Ailesinin yediği şeylerden kendisine yasak konulunca bu durum çocukta ikilem, dışlanmışlık ve değersizlik hissi yaratabiliyor. Bu yüzden önce anne baba sağlıklı beslenecek ki çocuk doğru alışkanlıklar kazansın.

 

TEK SUÇLU EBEVEYNLER Mİ YANİ?

Hayır, tabii ki değil. Medya, gıda sektörü ve reklamlar, okullar hatta kimi zaman anneanne ve babaanneler /dedeler bile etkili olabiliyor 🙂

Dikkat ettiyseniz küçük bebekler reklamlar başladığında pür dikkat izler ve takip eder. Gıda sektörü ve reklamcılık bu görsel algıyı o kadar iyi kullanır ki çizgi film aralarına yerleştirilen şekerleme-çikolata-cips reklamları çocukların ilgisini çekip ürünü cazip hale getirir. Çocuklar evde bu tarz yiyecekleri görmese bile bu ürünleri ilk gördüğü anda tanır ve tüketmek ister.

 

FAZLA KİLO VE OBEZİTE PROBLEMİ OLAN ÇOCUKLARDA EN SIK GÖRÜLEN DAVRANIŞ MODELLERİ NELERDİR? NE TAVSİYE EDERSİNİZ?

Fazla miktarda tüketilen şeker, abur cubur alışkanlığı, ailede masa ve yemek düzeninin olmaması, hareketsizlik ve tembellik çocuklara kilo aldırıyor.

Ebeveynlerin aşırı yasakçı tavırları da bazen çocuklarda ters tepip daha fazla yeme isteği ve arzusu oluşturabiliyor bu yüzden ne fazlaca yasakçı ne de bilinçsiz tüketime teşvik olmamalıdır. Zor ama önemli bir denge ☺

Aile düzeni ve yemek masası başında yapılan öğünler çocukların yemek yeme alışkanlıkları kazanmasında çok önemlidir. Evde pişen yemekleri ailece yemek, keyifli bir ortam oluşturmak, kahvaltı – öğle – akşam yemeği düzenin olması düzenli beslenme bilinci yaratmaktadır.

 

ÇOCUKLAR GENELDE ÖĞLE SAATLERİNDE OKULDA YEMEK YİYORLAR, OKUL YEMEKLERİ İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİNİZ NEDİR?

Okul menülerinin çocuklara göre hazırlandığını düşünmüyorum. Muhakkak çok iyi yapan okullar ve kurumlar vardır ama genelde veliler okul yemeklerinden şikayet ediyor. Çocuklar menüde çıkan yemeklerden sadece makarna-pilav-patates yiyip eve dönüyor ve tabii doymadıkları için abur cubura yönelme gibi durumlar oluyor. Gözlemlerime göre çocuklar okulda sebze yemeyi de reddediyorlar.

Oysa ki yapılması gereken tek şey okul menülerini cazip kılmak. Dikkat ettiyseniz ünlü fast food markalarının çocuk menülerini bütün çocuklar seviyor. Yanında verdikleri oyuncak, şapka vs o gıdayı cazip kılıyor.

 

PEKİ OKULLAR NE YAPMALI?  OYUNCAK VERMEYECEKLER DEĞİL Mİ?

☺ Bu mümkün değil ama menüde kullanılan isimler değiştirilebilir. Mesela çorbalara isim verilebilir; Süpermen çorbası, Barbie yemeği, Elsa’nın en sevdiği yemek gibi menüdeki isimler değiştirilerek tercih sebebi haline getirilebilir.

2012 yılında 1200 çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada “güç kalkanlı brokoli”-  “deli dolu çılgın fasulye” –“X- ışını görüş havuçları” gibi değiştirilen yemek isimleri çocuklardaki tüketimi %110 arttırmıştır. İnanılmaz öyle değil mi? Yemekler değişmeden sadece isimler değişmesine rağmen tüketim artmış.

 

PEKİ KAHVALTI YAPMAK İSTEMEYEN ÇOCUKLARLA İLGİLİ BİZE BİRKAÇ İPUCU VE TAVSİYE VEREBİLİR MİSİNİZ?

**Ebeveynler kahvaltı yapmıyorsa çocuk da yapmak istemeyecektir.

**Hikayeleştirmek; çocukların hayal gücünü kullanmak, herhangi bir şeyi onlar için cazip hale gelmektedir. Kahvaltı masasında komik, eğlenceli absürt hikayeler ile beraber kahvaltı yapmak çocuğunuzun güne güzel başlamasını ve kahkaha atmasını sağlayacaktır.

**Çocuğa çeşitli kahvaltı alternatifleri sunmak. Örneğin bir çocuk her sabah kahvaltıda haşlanmış yumurta yemek istemeyebilir.

**Hafta sonları kahvaltıyı birlikte hazırlamak. Çocuklar kendi emek verdiği ve ebeveyn ile beraber yaptığı işlerden heyecan duymaktadır ve böylece kahvaltı isteği artar.

**Kahvaltıyı şiddetle reddeden çocukları fazla zorlamamak gerekir, fakat okula giderken yanına mutlaka yanına besleyici bir kahvaltı öğünü vermek..

SEVGİLER, SAĞLIKLA GÜZEL GÜNLER

DİYETİSYEN ZEYNEP KÖSE ÇAPAY